SON DAKİKA
Hava Durumu

COĞRAFYA KİTAPLARINDAN KALAN TARIM...

Ülkemizde 1935 yılında nüfusun yüzde 76,5'i kırsal bölgelerde yaşarken 2012 yılında bu oran yüzde 22,7'ye kadar düştü.Yapılan yeni değerlendirmelere göre de daha da düşmekte. Yakın zamanda gezdiğimiz Elbistan ovasında köyler kaderine terk edilmiş bir kaç aile ile insanların zor şartlarda yaşam mücadelesi verdiklerini gördük, diğer bölgelerde de durum ne yazık ki aynı... Tarım ağırlıklı olarak, insana dayalı tarım; sanayi yerinde sayıyor,tarımla uğraşan binlerce vatandaşımız şehirlerde iş bulam

Haber Giriş Tarihi: 07.10.2014 21:33
Haber Güncellenme Tarihi: 07.10.2014 21:33
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.bilginhaberci.com
COĞRAFYA KİTAPLARINDAN KALAN TARIM...
 Peki, ne oldu da nüfusumuzun büyük bir çoğunluğu tarımdan geçimini sağlıyorken, nüfusun çoğunluğu kırsal alandayken, bugün bu nüfus azınlık durumuna düştü?

Tarım stratejik bir sektör olarak görülmedi. ABD, 1980'li yıllarda dünya tahıl ihracatının yüzde 2,5'ine sahipken, bugün bu oranı yüzde 80'lere çıkarmıştır. ABD eski Dışişleri Bakanı Kissinger, "Arapların petrol silahı varsa, bizim de tahıl silahımız var. Petrolsüz yaşanabilir ama tahılsız asla" diyerek ABD için tarımın stratejik öneminin altını çizmiştir.

Türkiye'nin iktidarında bulunan siyasiler özellikle de son 12 yılda tarıma karşı son derece ilgisiz olmuşlardır.

Tarımda bağımlı olmayan bir ülkeyi dağıtmak, bir milleti parçalamak asla mümkün değildir. Batı bunu çok iyi bilmektedir ve 53 yıldır kapısında süründürdüğü Türkiye'ye tarım konusunda sürekli baskı yapmaktadır.

Bu baskılar neticesinde, AB aşkı ile yanıp tutuşan siyasilerimiz tarımda bilinçli politikalarla Türkiye'yi AB'nin istediği noktaya taşımışlardır. Tarımda destekler yok denecek kadar azaltılmıştır. Üretime değil, boş tarlaya teşvik verilmiştir.

Devlet ürün alımlarını azaltmış, çiftçiyi tüccarın inisiyatifine bırakmıştır. Açıklanan ürün alım fiyatları ise maliyetlerin altında kalmıştır. Kayıt dışı ile mücadele adı altında kazanamayan tarım kesiminin her şeyine vergi yükü getirilmiştir.

Çiftçinin mazotundan da yüzde 300'ler seviyesinde vergi alınmış; sulama ve elektrik masraflarında hiçbir destek sağlanmadığı gibi tarlasında açtığı kuyudan bile ödeme talep edilmiştir. Dışarıdan ucuz ürünler ithal edilerek çiftçi mağdur edilmiştir.

Bu konu başlıca bir sorundur; hayvanlara vereceğimiz otu bile ithal eder hale getirildiğimiz, Çin'den sarımsak alır hale geldiğimiz, af buyurun don lastiğinin üzerinde bile "Made in Taiwan" yazısı bulanan bu ülkenin çocukları sorguluyor: tarım politıkası AKP hükümetinin nedir? Dünyanın en büyük üreticisi olduğumuz halde fındık, ithal. Fındık ithalatı iddialarının kendisine sorulduğu Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker, "Serbest piyasa düzeni var. Satacaksın da alacaksın da" diye cevap verdiği dönemler uzak değil...

Türkiye ilk defa AKP döneminde kurbanlık hayvan ithal etmiştir.AKP iktidarında Türkiye saman ithalatı yapmıştır. 50 milyon olan koyun sayısı AKP iktidarında 22 milyonlara inerken, 2008'de sıfır olan kasaplık canlı et ithalatı, üç yılda 3 milyar dolar seviyesine gelmiştir. 2002 yılında 51 milyon dolar dış ticaret fazlası veren tarım, 2012 yılının ilk 11 ayında 2,2 milyar dolar dış açık verir duruma gelmiştir.

İhmallerle, vurdumduymazlıklarla gelinen bugünkü süreçte çiftçilerimizin tahammülleri, dayanma güçleri tükenme noktasına gelmiştir. Çiftçiler banka kredilerine yönlendirilmiş ve faiz yükü altında ezdirilmiştir.

Bugün birçok köylü icralık durumdadır AB DAYATMASIYLA karlı ürünlerin üretimleri kısıtlanmış, hatta üretimine ceza getirilmiştir. Tarıma dayalı kamu işletmeleri haraç mezat satılmış ve tarım ürünlerini alan en önemli kuruluşlar devre dışı bırakılmıştır. Bütün bu tarım üretiminden caydırıcı politikalar sonuç vermiş ve tarım kesimi AB'nin ve ABD'nin istediği kıvama gelmiştir.

Türkiye artık tarım konusunda kendi kendine yeten bir ülke değildir.İlköğretim sıralarında MİLLİ COĞRAFYA ders kitaplarını okuyarak büyüdük ama ne hikmetse MİLLİ ibaresi hem kitaplarda hem de uygulamalarla bitirildi. Tarımda bağımlılık, zaten taviz üstüne taviz veren Türkiye siyasetini daha da tavizkar bir noktaya getirecektir; Türk milleti, milli tarımı ayağa kaldıracak iktidara taşımadığı müddetçe bu girdaptan kurtulmanın çaresi yoktur.

Hala verimli arazileri boşalttırıp, vatandaşları işin olmadığı şehirlere göç ettiren zihniyetten medet beklemek akıl işi değildir.

Yazıyı okuyan sevgili okuyucular çözüm olarak önerilerin ney diye soruyorsanız inanın Tarım Bakanının söylemlerime yüreği dayanmaz. Vesselam.
 
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.