SON DAKİKA
Hava Durumu

#Sağlık

BİLGİNHABERCİ - Sağlık haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Sağlık haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

SÜRDÜRÜLEBİLİR BESLENME SAĞLIK VERİYOR VE İSRAFI ÖNLÜYOR Haber

SÜRDÜRÜLEBİLİR BESLENME SAĞLIK VERİYOR VE İSRAFI ÖNLÜYOR

SÜRDÜRÜLEBİLİR BESLENME SAĞLIK VERİYOR VE İSRAFI ÖNLÜYOR Dünya nüfusu 2000 yılından bu yana sürekli artıyor ve 2050 yılında da büyük bir artış öngörülüyor. Türkiye'nin nüfusunun da 2050 yılında 100 milyonu aşması bekleniyor. Bu hızlı nüfus artışı, insanları besleme, su temini, enerji sağlama gibi temel ihtiyaçların karşılanması konusunda büyük zorluklara neden oluyor. Artan insan nüfusunun tükettiği enerji gerek besinlere gerekse iklimlere zarar verebiliyor. Sürdürülebilir beslenme ile nüfusun artan gıda talebi karşılanabiliyor. Akdeniz beslenme biçimi, Nordik diyeti, Çift piramit diyeti, Vegan ve Vejeteryan diyetlerle sürdürülebilir beslenme biçimleri karbon ve su ayak izini düşürmeye katkı sağlıyor. Memorial Bahçelievler Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Uz. Dyt. Aslıhan Altuntaş, 11 Temmuz Dünya Nüfus Günü ile ilgili bilgi verdi, sürdürülebilir beslenmenin faydalarını ve yöntemlerini anlattı. Artan nüfus gıda talebini artırıyor Artan insan nüfusu, gıda talebini artırmakta ve gıda endüstrisini daha verimli olmaya yönlendirmektedir. Son 10 yılda gıda endüstrisindeki yenilikler ve gelişen teknolojiler, daha fazla gıda üretimi ve sürdürülebilirlik için önemli adımlar atılmıştır. Gıda endüstrisindeki yenilikler ve sürdürülebilirlik odaklı yaklaşımlar, artan nüfusun beslenmesini karşılamak ve çevresel etkileri azaltmak için önemli adımlardır. Ancak, daha fazla çalışma ve yatırım gerekmektedir, çünkü nüfus artışıyla birlikte gıda güvencesi ve sürdürülebilirlik konularında hala önemli zorluklar vardır. Artan insan nüfusunun iklim ve çevreye etkisi oldukça büyük bir endişe kaynağıdır. Nüfus artışı, daha fazla enerji, su ve gıda talebi demektir, bu da doğal kaynakların aşırı kullanımına ve çevresel baskılara yol açmaktadır. Bu durum ekosistem hizmetlerinin azalmasına ve doğal kaynakların tükenmesine neden olabilir. Sürdürülebilir beslenmenin farklı çeşitleri bulunuyor Artan insan nüfusuyla birlikte iklim değişikliği, çevresel bozulma ve kaynakların tükenmesi gibi sorunlarla mücadele etmek için sürdürülebilirlik odaklı politikalar ve çözümler gerekmektedir. Bu çözümlerden biri de sürdürülebilir beslenme çeşitleri olabilmektedir. Sürdürülebilir beslenme çeşitleri; Akdeniz beslenme tipi; taze gıdalar ve doymamış yağlar tüketilir. İşlenmiş ve paketli gıdaları tüketim oranı düşüktür. Ülkemiz için en uygun seçenek Akdeniz beslenme modeli olarak belirlenmiştir. Sürdürülebilir diyetlere çok kültürlü bir yaklaşım ile yerli veya yerel gıda sistemlerini anlayarak, gıdalar ve diyetlerle ilgili kültürel bilgideki çeşitliliği korumak için de fırsatlar sunabilmektedir. Aynı zamanda, yemek ve kültüre ilişkin geleneksel bilginin korunmasının önemini de gündeme getirmektedir. Ekolojik ayak izi bakımından beslenme modelleri incelendiğinde, Akdeniz diyetinin diğerlerine göre azot, karbon, su ve enerji ayak izinin daha küçük olması, dünyamızın sağlığına daha az olumsuz etki gösteren sürdürülebilir bir beslenme modeli olarak görülmektedir.Nordik diyeti; İskandinav ülkeleri olan Danimarka, Finlandiya, Norveç, İzlanda, İsveç gibi ülkelerdeki geleneksel yeme biçimi Nordik diyetine dayanmaktadır. Akdeniz diyeti ile benzerlik göstermektedir. Zeytinyağı yerine kanola yağı kullanılması Akdeniz diyetinden en önemli farkıdır.Çift piramit diyeti; klasik besin piramidinin yani Akdeniz beslenmesinin yanına besinlerin ekolojik ayak izleri sınıflandırılmaktadır. Hem bireysel hem de ekosistem açısından yeterli olacak besinleri göstermektedir.Vegan ve Vejetaryen diyetler; kırmızı et, tavuk, balık veya peynir gibi hayvansal kaynaklı besinlerin elimine edildiği diyetlerdir. Meyve sebze mevsiminde tüketilmeli Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF) tarafından yürütülen “Live Well Plate for Low Impact Food in Europe” (LIFE) projesi’ne göre; sürdürülebilir bir diyetin 6 temel ilkesi bulunmaktadır. Sebze ve meyve tüketimini artırmakBesin çeşitliliğini sağlamakEt tüketimini makul seviyelere indirmekGıda israfını önlemekSertifikalı gıda satın almakŞeker, şekerli içecekler, yağ, tuz ve tuz içeriği yüksek gıdaların tüketimini azaltmak Meyve sebze tüketiminde her zaman mevsiminde olanları tercih etmek, mümkünse pazarlardan alışveriş yapmak önem kazanmaktadır. Bu kapsamda ekolojik pazarlar takip edilebilir. Her gün mor, kırmızı, turuncu, sarı, koyu yeşil, açık yeşil, beyaz olmak üzere 7 farklı renkte sebze ve meyve her gün tüketilmelidir. 6 yumruk sebze ve 2 yumruk kadar meyve günlük minimum tüketim olmalıdır. Günde 1-2 su bardağı yoğurt veya kefir, haftada 1 kez kırmızı et, haftada 1 kez balık veya haftada 1 kez tavuk ana yemek olarak tercih edilebilir. Diğer günlerde protein ihtiyacı bezelye, barbunya, nohut, kuru fasulye veya börülce gibi bitkisel proteinlerden gelebilir ve sebzeler de haftada en az 2 gün ana yemek olabilir. Bu temel ilkeler uygulandığında karbon ayak izi düşürülmekte ve sürdürülebilir bir beslenme şekliyle hem sağlığa hem de doğaya faydalı olunabilmektedir.

YAZ GRİBİNDEN KORUNMAK İÇİN KLİMA KULLANMANIN 7 ALTIN KURALI Haber

YAZ GRİBİNDEN KORUNMAK İÇİN KLİMA KULLANMANIN 7 ALTIN KURALI

YAZ GRİBİNDEN KORUNMAK İÇİN KLİMA KULLANMANIN 7 ALTIN KURALI Yavaş yavaş hasta ediyor Havaların yüksek sıcaklıklara ulaştığı yaz aylarında soğuk algınlığı ortaya çıkabilir ve kendini grip, nezle, üşütme gibi belirtiler ile gösterebilir. Ancak halk arasında bilinen adı ile “yaz gribi” ifadesi kışın yakalanan gripten çok farklı bir anlam içerir. Yaz gribinin gerçek adı ‘Lejyoner hastalığı’ veya ‘Klima Hastalığı’dır. Grip ile benzer belirtiler gösterse de hastalığın sebep olduğu organizmalar gribe göre çok farklıdır. Öncelikle bu hastalık kişiden kişiye bulaşmaz. Hastalık mikrobu; su tesisatlarında, soğutma kulelerinde, havalandırma sistemlerinde çoğalarak bulaşır. Bu cihazların içinden geçen suların zerreciklerinin solunması veya istem dışı nefes yollarına kaçması ile ortaya çıkar. Günler içinde kişinin yavaş yavaş hastalanmasına neden olur.  Lejyoner hastalığının belirtileri şöyle sıralanabilir; Baş ağrısıKas ağrısıTitreme40 °C veya daha yüksek ateş İkinci veya üçüncü günde aşağıdakileri içerebilecek başka belirtiler de görülebilir; Mukus ve bazen kan getirebilen öksürükNefes darlığıGöğüs ağrısıMide bulantısı, kusma ve ishal gibi gastrointestinal semptomlarZihinsel bulanıklık  Kış gribinde kullanılan ilaçlar etkili olmuyor! Lejyoner Hastalığı tedavisinde kesinlikle daha önce kış gribi ve soğuk algınlığında kullanılan ya da çevreden tavsiye edilen ilaçlar dikkate alınmamalıdır. Mutlaka bir kulak burun boğaz hastalıkları veya göğüs hastalıkları uzmanına muayene olunarak, doktorun tavsiye ettiği ilaçlar kullanılmalıdır. Bu hastalığa en başından yakalanmamak için de çeşitli önlemler alınabilir. Klimaların ve havalandırma sistemlerinin genel bakım ve temizlikleri ile periyodik filtre değişikliklerinin zamanında yapılması; havuzların bakım, ilaçlama, havalandırma işlemlerinin; su değişimi, zemin temizliği ve havuz suyu boşaltılarak yapılan detaylı zemin temizliğinin zamanında ve özenle yapılması bu önlemler arasında sıralanabilir.  Doğru klima kullanımı Yazın klima kullanımı genel olarak minimum düzeyde olmalıdır. Ancak klima kullanılması gerekiyorsa, klimanın sık sık kapatılması bir süre bekledikten sonra tekrar açılması, hafif ama kesintisiz birkaç saat çalıştırılması,  sıcaklık ayarının çok düşürülmemesi, ideal serinliği elde edecek şekilde kurulması, bakımlarının düzenli olarak yaptırılması ve filtrelerinin zamanında yenilenmesi çok önemlidir. Uyunacak olan odanın pencere yoluyla havalandırılması, klima ile serinletilmesinden daha sağlıklıdır.   Yaz gribinden korunmak için klima kullanırken bunlara dikkat edin; Gün boyu yaklaşık her saat başı bir bardak su içilmelidir. Klima yaklaşık 22 - 23 derece civarında bir sıcaklıkta tutulmalıdır. Soğuk hava çıkış hızı (üfleme) en düşük şiddette olmalıdır.Soğuk hava çıkış yönü odanın tavanına dönük olmalı, sabit kalmalıdır.  Klima uyuyan kişilerin üzerine direkt yönlenmemelidir.  Hem pencere hem klimanın açık olduğu bir odada uyumak doğru değildir. Üşüme hissiyle uyanıldığında klimayı kapatılmamalı, sıcaklık ayarı 3 - 4 derece artırılmalıdır. 

Yüz Şeklinize Uygun Geometrik ve Çekik Çerçeveli Güneş Gözlükleri Atasun Optik’te Haber

Yüz Şeklinize Uygun Geometrik ve Çekik Çerçeveli Güneş Gözlükleri Atasun Optik’te

Yüz Şeklinize Uygun Geometrik ve Çekik Çerçeveli Güneş Gözlükleri Atasun Optik’te Dünyaca ünlü markaların trend güneş gözlüğü modellerini bir araya getiren Atasun Optik, her yüz tipine uygun farklı modelde güneş gözlüklerinden bir ürün seçkisi sunuyor.  Havalı Bir Yaz Stilinin Vazgeçilmezi Çekik Güneş Gözlüğü Modelleri  Son yılların gözde güneş gözlüğü trendleri arasında yer alan çekik güneş gözlükleri, özellikle üçgen, kalp ve yuvarlak yüz şekillerine sahip olan kişilerin tercihi oluyor. Yüz hatlarını daha keskin gösteren çekik güneş gözlükleri hem spor hem şık kombinleri daha sofistike ve havalı göstererek davet kombinlerinde de tercih ediliyor. Tercihini klasikten yana kullananlar siyah çerçevelere yönelirken rengarenk çekik güneş gözlükleri yaz kombinlerine hareket katıyor.  Çekik güneş gözlüğü modellerinin öncülerinden Vogue altın rengi metal detaylarla harmanladığı güneş gözlükleriyle sade bir kombini bile göz alıcı hale getirirken minimal modelleri sevenlerin tercihi ise Prada’nın çekik güneş gözlüğü modelleri oluyor. Guess’in leopar desenleri ve Ray-Ban’in farklı renkleri kemik çerçeveyle buluşturduğu çekik güneş gözlükleri ise farklılık arayanlara hitap ediyor.  Geometrik Güneş Gözlüğü Modelleriyle Gelen Cesaret   Geometrik şekillerdeki güneş gözlüğü modelleri sezonun öne çıkan trendleri arasında yer alıyor. Kombinlere bohem bir hava katan geometrik güneş gözlükleri özellikle kare, oval ve üçgen yüz hatlarına uyum sağlıyor. Inesta’nın metal çerçeveli köşeli güneş gözlükleri kombinlere uyum sağlarken Osse ve Prada’nın hacimli geometrik güneş gözlükleri, iddialı tarzıyla öne çıkmayı sevenlerin tercihi oluyor.   Yüz şeklinize uygun farklı güneş gözlüğü modellerine Atasun Optik’lerden, http://www.atasunoptik.com.tr’den ve Atasun Optik mobil uygulamasından ulaşılabiliyor.  

Anında canlılık ve ışıltı! Haber

Anında canlılık ve ışıltı!

Anında canlılık ve ışıltı! Yaz aylarında güneşin etkileri cildimiz üzerinde daha fazla hissedilir. Güneş ışınları cildi kurutabilir, donuk bir görünüme sebep olabilir ve ciltte lekelerin oluşmasına yol açabilir. Bu nedenle güneşin zararlı etkilerine karşı korunmak için SPF içeren ürünler kullanmak büyük bir önem taşır. Origins GinZingTM SPF 40 Energy Boosting Nemlendirici ile cildiniz bu yaz sağlıkla ışıldarken aynı zamanda güneşin zararlı etkilerine meydan okuyacak! Yazın güneşli günlerinde canlı ve sağlıklı bir ciltle ışıldamak istemez misiniz? Yazın enerjisi cildinizi sararken, güneşin zararlı etkilerine karşı meydan okuyacak bir kalkan arıyorsanız, Origins'in GinZingTM SPF 40 Energy Boosting Nemlendirici tam da aradığınız çözüm!  Origins GinZingTM SPF 40 Energy Boosting Nemlendirici, donuk cilt görünümünü anında sağlıkla ışıldayan ve canlanmış bir cilt görünümüne dönüştürmek amacıyla özel olarak geliştirildi. İçeriğindeki kafein, ginseng ve C vitamini gibi içeriklerle formüle edilen bu eşsiz nemlendirici, cilde anında enerji, nem, ışıltı, ton eşitleme ve güneş koruması sağlar. Uygulandığı anda cilde canlılık ve doğal bir ışıltı kazandırırken yağsız yapısıyla cilde hafif bir renk vererek tonu eşitlenmiş aydınlık bir cilt görünümü sağlar. Yüksek SPF 40 faktörü, UV ışınlarının neden olduğu cilt hasarlarına karşı güçlü bir savunma mekanizması oluşturur. Artık güneşe çıkmaktan çekinmeyin, çünkü cildiniz GinZingTM ile maksimum korumaya sahip olacak. Origins GinZingTM SPF 40 Energy Boosting Nemlendirici, cildinize sağlıklı bir ışıltı ve enerji vermek için sadece bir tık uzağınızda! Bu ürüne hızlı ve kolay bir şekilde ulaşmak için Sephora, Beymen ve origins.com.tr web sitelerini ziyaret edebilirsiniz. Fiyat: 925 TL

BAYER’DEN GLOBALE ÖNEMLİ ATAMA Haber

BAYER’DEN GLOBALE ÖNEMLİ ATAMA

BAYER’DEN GLOBALE ÖNEMLİ ATAMA İstanbul, 10 Temmuz 2023 – Bayer Türkiye Tüketici Sağlığı Dermatoloji Kategorisi’nde Bepanthol Marka Müdürü olarak görev yapan Gizem Çeltekli, Bayer Tüketici Sağlığı İsviçre Merkez Ofisi’ne Dermatoloji Kategorisi’nde yer alan Canesten markasından sorumlu Global Marka Lideri olarak atandı. Çeltekli, Tüketici Sağlığı Divizyonu’nun “Kadın İntim Sağlığı” portföyünde bulunan Canesten markasının global düzeyde marka pazarlama ve iletişim stratejilerinden sorumlu olacağı yeni görevine 14 Ağustos 2023 itibarıyla başlayacak. “Kadın İntim Sağlığı” alanında yapılacak kısa ve uzun dönemli inovasyon planlamalarında aktif rol üstlenecek. Ayrıca, markanın global stratejisi kapsamında amaç odaklı bir yaklaşım ile kadınları, intim sağlığı hakkında bilinçlendirmeyi ve eğitmeyi hedefleyecek. Robert Kolej’i bitirdikten sonra Sabancı Üniversitesi Endüstri Mühendisliği bölümünden mezun olan Gizem Çeltekli, kozmetik sektörü ile başlayan kariyeri süresince birçok farklı rolde önemli sorumluluklar üstlendi. Kuru cilt bakımı ve egzama kategorilerinin tüketici ve doktor iletişimlerinde fark yaratan işler hayata geçirdi. Kuru göz alanındaki global inovasyonların Türkiye lansmanlarına liderlik ederek büyük başarılara imza attı. Aktif rol aldığı projelerle farklı global ve lokal ödül programlarından 46 sektörel ödülü bulunan Çeltekli, 2019 yılından bu yana Bayer Tüketici Sağlığı’na çalışmaları ile değer katmaya devam ediyor. Bayer Hakkında Bayer, sağlık ve beslenme ile ilgili yaşam bilimleri alanlarında uzmanlaşmış küresel bir şirkettir. Ürün ve hizmetleri; artan ve yaşlanan küresel nüfus nedeniyle çağımızın önemli sorunlarına çözüm bulmaya katkıda bulunarak insanlara ve yaşadığımız gezegene destek olmayı amaçlamaktadır. Sürdürülebilir kalkınma ilkelerine bağlı olan şirket; faaliyet gösterdiği alanlarda olumlu etki yaratma konusunda kararlıdır. Bayer Grup, aynı zamanda inovasyon ve büyüme yoluyla değer yaratmayı ve kâr etme gücünü artırmayı hedeflemektedir. Bayer markası tüm dünyada güveni, kaliteyi ve güvenilirliği temsil etmektedir. 2022 mali yılı itibarıyla 101.000’e yakın çalışana ve 50,7 milyar Avro satış cirosuna sahip olan Bayer’in Ar-Ge harcaması ise 6,2 milyar Avro düzeyindedir. Daha fazla bilgiye www.bayer.com.tr adresinden ulaşabilirsiniz.

Mevsim değişikliklerinde orta kulak iltihabına dikkat! Haber

Mevsim değişikliklerinde orta kulak iltihabına dikkat!

 Mevsim değişikliklerinde orta kulak iltihabına dikkat! Orta kulak iltihabının en sık 3 ay ile 3 yaş aralığındaki çocuklarda görüldüğünü hatırlatan Anadolu Sağlık Merkezi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Kemal Akpınar, “Yetişkin bireyler de orta kulak enfeksiyonu geçirebilir ancak bu oran çocuklardaki kadar yüksek değil. Kulak enfeksiyonlarının çoğu uzun vadede ciddi komplikasyonlara yol açmaz. Tekrarlayan orta kulak iltihabı vakalarında çeşitli komplikasyonların görülme sıklığı artabilir. Bu komplikasyonlar arasında işitme kaybı, özellikle küçük çocuklarda konuşmanın gecikmesi ve gelişme geriliği, enfeksiyonun kulak çevresi kemiklere, nadiren beyin ve beyin zarlarına kadar yayılması yani menenjit sayılabilir. Ayrıca kulak zarının yırtılması vakalarının çoğu genellikle 3 gün içerisinde iyileşse de bazı durumlar cerrahi olarak onarım gerektirebilir” dedi. Uzun süren semptomlarda mutlaka doktora başvurulmalı Orta kulak iltihaplarının çoğunun ciddi olmadığını ve ağrı kesiciler, ateş düşürücüler gibi semptomatik tedavi yaklaşımlarının çoğunlukla yeterli olduğunu dile getiren Dr. Kemal Akpınar, “Semptomlar gerilemediğinde ve uzun sürdüğünde, 6 aylıktan küçük çocuklarda, çok şiddetli kulak ağrısı varlığında, kulaktan kanlı ya da iltihaplı sıvı gelmesi durumunda ve işitme kayıplarında mutlaka vakit kaybetmeden bir sağlık kuruluşuna başvurulmalı” uyarısında bulundu. Dr. Kemal Akpınar, kulak enfeksiyonları için 6 risk faktörünü şöyle paylaştı: 6 ay ile 2 yaş arasındaki bebekler ve küçük çocuklar kulak enfeksiyonu açısından risk altında olan yaş grubudur. Kreş, anaokulu gibi çocukların gruplar halinde bakım gördüğü ortamlarda soğuk algınlığı ve kulak enfeksiyonlarına yakalanma riskleri genellikle artar.Aile bireylerinin herhangi birinde tekrarlayan orta kulak iltihabı ya da geçirilmiş kulak enfeksiyonu varlığında kulak enfeksiyonu riski artabilir.Soğuk algınlığı çocuklarda hastane başvurularının en yaygın diğer sebepleri arasında yer alır. Soğuk algınlığı genellikle kulak enfeksiyonlarına yatkınlığı artırır.Alerjiler nedeniyle burun pasajında ödem ve üst solunum yollarında iltihaplanma görülebilir. Orta kulakta sıvının birikmesine yol açan bu durum kulakta basınç artışına, ciddi ağrılara ve enfeksiyonlara neden olabilir.Kronik hastalığı olan bireylerde, bağışıklık sistemi baskılanmış ya da astım ve kistik fibrozis gibi çeşitli kronik solunum yolu rahatsızlıkları olan hastalarda kulak enfeksiyonu görülme riskinde artış gözlenir.Bazı hava durumu faktörleri orta kulak iltihabı açısından risk oluşturabilir. Özellikle sonbahar ve kış ayları, mevsimsel alerjisi olan bireylerde ise polen miktarının arttığı dönemlerde kulak enfeksiyonu görülme sıklığı artabilir.

SICAK ÇARPMASINA KARŞI 4 ETKİLİ ÖNLEM! Haber

SICAK ÇARPMASINA KARŞI 4 ETKİLİ ÖNLEM!

SICAK ÇARPMASINA KARŞI 4 ETKİLİ ÖNLEM! Aşırı sıcakların bastırdığı ve yoğun nemle birleştiğinde adeta nefes aldırmadığı bugünlerde çok dikkatli olmak gerekiyor. Özellikle de kronik hastalığı olanlarda, hamilelerde, aşırı kilolu kişilerde, bebeklerde, çocuklarda ve yaşlılarda çok kısa bir süre bile sıcak çarpmasına maruz kalmak için yeterli oluyor. Acıbadem Bakırköy Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Alper Canpolat yaz aylarında en sık rastlanan sorunlar arasında sıcak çarpmasının geldiğini belirterek, şikayetlerin ‘birazdan geçer’ düşüncesiyle tedavisinin ihmal edilmesinin kimi zaman çok ciddi tehlikelere yol açabildiğini hatta hayati riske neden olabildiğini söylüyor. “Sıcak çarpmasında vücut aşırı sıcak nedeniyle normal ısı düzenlemesini kaybeder ve vücut ısısı normal sınırların üzerine çıkarak 40 dereceyi aşar. 40 derecenin üzerindeki ateş ise hayati organların hasar görmesine hatta ölüme neden olabilir” diyen Dr. Alper Canpolat, kavurucu yaz sıcaklarında sıcak çarpmasından korunmak için alınabilecek basit ama etkili önlemler olduğunu söylüyor. İç Hastalıkları uzmanı Dr. Alper Canpolat sıcak çarpmasının 10 önemli belirtisini, alınabilecek etkili önlemleri ve sıcak çarpmasında yapılması gerekenleri anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.  Bu saatlerde mümkünse dışarı çıkmayın İklim değişikliğiyle birlikte son yıllarda sıcak çarpması çok daha fazla görülüyor. Yaz aylarında 10-16 saatleri arasında güneş ışınları daha yoğun olduğundan sıcak çarpması riskinin bu saatlerde arttığını belirten Dr. Alper Canpolat “Bu nedenle güneşin en dik açı ile geldiği öğle saatlerinde zorunlu olmadıkça dışarıda olmaktan kaçının. Dışarıya çıkmak zorundaysanız ağaçlar, şemsiyeler ya da güneşlikler gibi gölgeliklerin altında durarak doğrudan güneş ışığından korunmaya çalışın. Egzersiz veya yürüyüş yapmak için de kesinlikle günün nispeten serin saatlerini tercih edin” diyor.  Kapalı araçta kalmaktan kaçının! Özellikle yazın kapalı araçta kalmak camlar açık olsa dahi tehlikeli sonuçlara hatta yaşam kaybına neden olabildiğinden park halindeki araçta kalmayın. Bebekleri, çocukları, yaşlı veya engelli bireyleri de ‘araç gölgede, camı da açık’ diye düşünerek hele de yalnız başına kesinlikle bırakmayın.  Dışarı çıkarken bu önlemleri mutlaka alın   İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Alper Canpolat “Sıcak havalarda açık renkli, hafif ve bol kıyafetler tercih edilmelidir. Şapka veya benzeri bir başlık ile güneş ışığından korunulmalıdır. Güneş yanıklarını önlemek için güneş koruyucu kremler ve güneşin zararlı ışınlarına karşı ultraviyole korumalı olduğundan emin olduğunuz güneş gözlüğü kullanılmalıdır” diyor.  Su içmek için kesinlikle susamayı beklemeyin! Özellikle de yaz aylarında susuzluk hissetmeseniz bile mutlaka yeterince su içmeye dikkat edin.   Salatalık, karpuz, marul gibi su içeriği yüksek yiyecekleri aşırıya kaçmadan tüketebilir, sıcak yaz günlerinde terleyerek vücuttan atılan sıvı ve mineralleri yerine koymak için günde bir-iki bardak maden suyu (200-250 ml) içebilirsiniz. Ancak tuz duyarlı kişilerin, hipertansiyon, böbrek ya da kalp hastalığı olanların doktorlarına danışarak bu gıda ve içecekleri tüketmesi gerekiyor.  xxxxxxxxxx Kutu Bilgisi xxxxxxxxxxxxx Sıcak çarpmasının 10 önemli belirtisi! Yüksek ateşBaş ağrısıMide bulantısıKusmaKalp hızında artışHızlı nabızBaş dönmesi Halsizlik, düşkünlük, yorgunlukSoluk ciltHuzursuzluk, şuur bulanıklığı xxxxxxxxxx Kutu Bilgisi xxxxxxxxxxxxx Sıcak çarpmasına yol açan etkenlere dikkat! Sıcak çarpmasının; yüksek sıcaklıklara uzun süre maruz kalmak ve yeterli sıvı alamamak veya sıcak ortamda ağır eforlu işler yapmak gibi nedenlerle ortaya çıkabilen bir sorun olduğunu belirten Dr. Alper Canpolat sıcak çarpmasına neden olan faktörleri şöyle açıklıyor:  Aşırı güneşe maruz kalmakSıcakta veya güneş altında egzersiz ve spor yapmak Sıcakta veya güneş altında uzun süre dışarıda çalışmak Güneş altında bırakılmış araba gibi küçük ve kapalı ortamlarda durmak Uzun süre plajda, kumsalda, saunada kalmakSıcak havalarda yeterli su içmemek Soğutma olanaklarının (klima sistemi) yetersiz olduğu ortamlarda bulunmak   xxxxxxxxxx Kutu Bilgisi xxxxxxxxxxxxx Sıcak çarpmasında ne yapmalı? İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Alper Canpolat, sıcak çarpması tedavisinde ana hedefin vücut sıcaklığının düşürülmesi olduğunu belirterek şöyle konuşuyor: “En yakın sağlık kuruluşuna başvuruncaya kadar sıcak çarpması belirtileri gösteren kişi hemen serin bir yere alınmalıdır. Üzerindeki sıkı giysiler gevşetilmelidir. Vücuttaki sıvı ve elektrolik kaybını karşılamak için bol su içirilmeli ve tuzlu yiyecekler tüketmesi sağlanmalıdır. Ancak bireyin şuur durumunda bulanıklık varsa su ve başka gıda vermekten kaçınılmalı, hızlıca sağlık kuruluşuna ulaştırılmalıdır. Mümkünse kişinin soğuğa yakın suyla duş alması sağlanmalıdır. Duş olanağı yoksa buz paketleri veya soğuk ıslak havlularla vücuda kompres yapılmalıdır. Sıcak çarpmasında ateş 40 dereceyi aşsa da, ateş düşürücü ilaçların tedavide yeri yoktur.”

Sağlık Bakanlığı'ndan 81 İle Kızamık Uyarısı: “Önlemlerinizi Arttırın” Haber

Sağlık Bakanlığı'ndan 81 İle Kızamık Uyarısı: “Önlemlerinizi Arttırın”

Sağlık Bakanlığı'ndan 81 İle Kızamık Uyarısı: “Önlemlerinizi Arttırın” Sağlık Bakanlığı, kızamık vakalarının artışını kabul ederek 81 il valiliklerine yazı gönderdi ve kızamığa karşı alınacak önlemleri anımsattı. Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü’nden valiliklere gönderilen yazıda, dünyada ve Türkiye'de kızamık virüsünün dolaşımının devam ettiği, hastalığın da solunum yolu ile bulaştığı anımsatılarak, önlemlerin artırılarak sürdürülmesi gerektiği vurgulandı. Sağlık Bakanlığı'ndan 81 ile gönderilen yazıda şu ifadelere yer verildi: ''Dünya genelinde son yıllarda yaşanılan aşı kapsayıcılığındaki düşüşler, zayıflamış kızamık sürveyansı ve Covid-19 nedeniyle aşılama faaliyetlerinde meydana gelen kesintiler ve gecikmelerin yanı sıra 2022-2023 yıllarında devam eden vakalar, kızamığın dünyanın her bölgesinde tehdit olabileceği anlamına geldiği, dünya sağlık örgütü tarafından bildirilmiştir. Ülkemizde de son dönemlerde kızamık vaka bildirimleri yapılmaktadır. Bu nedenle kızamığa karşı alınabilecek önlemlerin bir kez daha hatırlatılmasına ihtiyaç duyulmuştur.'' Türk Tabipleri Birliği (TTB) Aile Hekimliği Kolu da Twitter hesabından yaptığı açıklamada, "Sağlık Bakanlığı nihayet kızamık vakalarının artışını ve önemini kabul ederek 81 İl valiliklerine yazı gönderdi. Kızamığa karşı alınacak önlemler hatırlatıldı. Aşısı eksik çocuklarımıza aile sağlığı merkezlerinde ücretsiz aşılar yapılmaktadır. Aile hekiminize ve hemşirenize danışın" ifadelerine yer verdi.

YEŞİLAY GENEL BAŞKANI PROF. DR. MÜCAHİT ÖZTÜRK’TEN AİLELERE ÇAĞRI UYUŞTURUCU MADDE İLE MÜCADELEDE AİLE İÇİ İLETİŞİM ÖNEMLİ Haber

YEŞİLAY GENEL BAŞKANI PROF. DR. MÜCAHİT ÖZTÜRK’TEN AİLELERE ÇAĞRI UYUŞTURUCU MADDE İLE MÜCADELEDE AİLE İÇİ İLETİŞİM ÖNEMLİ

YEŞİLAY GENEL BAŞKANI PROF. DR. MÜCAHİT ÖZTÜRK’TEN AİLELERE ÇAĞRI UYUŞTURUCU MADDE İLE MÜCADELEDE AİLE İÇİ İLETİŞİM ÖNEMLİ Gençlerimizi uyuşturucu madde tehlikesi konusunda bilinçlendirmek ve toplumu harekete geçirmenin önemine değinen Öztürk, bu anlamlı günde Yeşilay olarak, uyuşturucu maddeyle mücadelede toplumsal sorumluluğun artırılması için çalışmalarını sürdüreceklerini ve gençlerimizin sağlıklı bir gelecek için desteklerini beklediklerini belirtti. Bağımlı bireylerin ve ailelerinin 115 Yeşilay Danışmanlık Merkezi (YEDAM) hattını arayarak ücretsiz psikososyal destek hizmeti alabileceğini de vurguladı.  Yeşilay olarak; başta çocuklar ve gençler olmak üzere toplumun her kesimini bağımlılıklarla mücadele konusunda bilgilendirerek toplumsal farkındalık oluşturma misyonuyla hareket ettiklerini belirten Yeşilay Genel Başkanı Öztürk, “Ulusal ve uluslararası kongrelerle bilim ve sağlık otoritelerini bir araya getiriyor, yıllardır sürdürdüğümüz basılı yayınlarımız ve eğitim programlarımızla toplumun her kesimine ulaşıyoruz. Burs desteklerimizle bağımlılık alanında akademik çalışmaları destekliyoruz. Bağımlılıkla Mücadele Yüksek Kurulu kapsamında ilgili tüm kurum ve kuruluşlarla iş birliği içerisinde bilgilendirici ve önleyici çalışmalar gerçekleştiriyor ve gerçekleştirilmesine vesile oluyoruz” dedi. Küresel eğilimlere karşı toplumumuzu korumak ana hedefimiz Kenevirin yasallaşması eğilimlerinin potansiyel bir halk sağlığı sorunu olduğunu; ulusal ve uluslararası karar alıcıları bu konuda uyardıklarını belirten Öztürk “Yeşilay, bu konuda savunuculuk ve lobi çalışmaları yürüterek Dünya Sağlık Örgütü’nün 2020 tarihli Tavsiye Kararı'nın kabul edilmemesi için çaba sarf etmiştir” diyerek toplumu korumanın ana hedefleri olduğunu belirtti. Keyif amaçlı ya da tıbbi amaçlı kullanılan kenevirin yanı sıra, yasallaşan organik ürünlerin sentetik kannabinoidlerle karıştırılması da ayrı bir sorundur. Bu da akut sağlık sorunlarına yol açabilmektedir. Yeşilay’ın, katıldığı tüm Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisi (UNODC) platformlarındaki toplantılarda kenevir kullanımına dair serbestleşme eğilimlerinin özellikle gençler için büyük bir tehlike arz ettiğini söyleyen Öztürk, “bu durumun ‘normalleşme’ gibi bir soruna yol açarak genç nüfus için bir halk sağlığı sorunu yaratacağını, böylelikle madde kullanımına bağlı sağlık sorunlarının çeşitlenerek artacağı, Türkiye’nin komşusu bir coğrafya olan Avrupa’da altı çizilen bu tespitler, Yeşilay’ın aldığı pozisyonu doğrular niteliktedir” diyerek sözlerine devam etti. Eğitim seviyesi yükseldikçe madde suçlarına karışma olasılığı azalıyor Prof. Dr. Mücahit Öztürk: “Vatandaşlarımıza 107 Yeşilay Danışmanlık Merkezimizle hizmet veriyoruz” Madde Kullanıcıları Profil Analizi 2022 Yılı Narkolog Raporu, eğitim seviyesi yükseldikçe uyuşturucu madde suçlarına karışma olasılığının azaldığı yönündeki kanaati destekliyor. Parçalanmış ailelerin yanı sıra düşük eğitim seviyesinin madde kullanımının tetikleyicilerinden biri olduğunu vurgulayan Öztürk, Yeşilay tarafından yürütülen bağımlılıkla mücadele çalışmaları hakkında şu bilgileri verdi:  “Öğrencilere, madde kullanmaya başlamadan önce ulaşma hedefiyle uyguladığımız Türkiye Bağımlılıkla Mücadele Eğitim Programımızı hem kamu kurumları hem de sivil toplum kuruluşları iş birliği ile yürütüyoruz. Türkiye’de her yıl milyonlarca çocuk, genç ve yetişkine ulaştığımız modelimiz dünyaya örnek oldu ve farklı dillere çevirileri yapılarak çok sayıda ülkede hayata geçirildi. Okulda Bağımlılığa Müdahale Programı ile uygulayıcı öğretmenler risk grubundaki öğrencilerin madde kullanımına karşı önleyici müdahalede bulunuyor. Böylece çocuğu eğitim sisteminin dışına itmeden kazanabilmeyi hedefliyoruz. Bu, Türkiye’nin okul temelli ilk ve tek müdahale programı olma özelliğini taşıyor. Yeşilay Yaşam Becerileri Programı ile ise de öğrencilerin bağımlılık riskinden uzak bir yaşam sürmesini, olumlu alışkanlıklar kazanmasını, kendini riskli ortam ve durumlardan korumasını sağlayacak beceriler elde etmesini amaçlıyoruz.  81 ilimiz ve KKTC’de olmak üzere; toplam 107 Yeşilay Danışmanlık Merkezimiz (YEDAM) ile bağımlı bireylere ve ailelerine ayaktan ücretsiz psikososyal destek veriyoruz. Uzman psikologlar ve sosyal hizmet uzmanlarının görev yaptığı YEDAM’larımızda bağımlı bireylere; maddeyi bırakma ve yüz yüze danışmanlık, grup terapileri, sosyal destek hizmetleri veriyor. Ayrıca, dileyenler 115 YEDAM Danışma Hattı’mızı kullanarak, telefonun ucundaki uzman psikologlarımızdan hizmet alabiliyor.” İnsanlarımıza hep birlikte hareket etme çağrısı yapıyoruz  Yeşilay Genel Başkanı Prof. Dr. Mücahit Öztürk sözlerine şöyle devam etti: “Toplumu bağımlılıklara karşı bilinçlendirme ve uyuşturucu kullanımının olumsuz etkilerine karşı insanlarımıza hep birlikte hareket etme çağrısı yapıyoruz. Birey olarak; aileler, karar alıcılar ve sivil toplum kuruluşları olarak, uyuşturucuyla mücadelede ortaklaşa hareket ederek güçlü bir toplum oluşturabileceğimize inanıyoruz.  Yeşilay Hakkında 1920 yılında faaliyetlerine başlayan, dünyanın önde gelen sivil toplum kuruluşlarından biri olan Yeşilay; insan onurunu ve saygınlığını temel alır. Tüm toplumu ayrım gözetmeden zararlı alışkanlıklardan korumak için çalışır. Millî ve ahlaki değerleri önceler. Ulusal ve uluslararası düzeyde önleyici ve rehabilite edici halk sağlığı ile savunuculuk çalışmaları yürütür. Alkol bağımlılığıyla mücadele hedefiyle kurulmuş; kuruluşundan günümüze bağımlılık türleri artıkça Yeşilay’ın tüzüğüne yeni çalışma alanları eklenmiştir. Alkolden sonra; tütün, madde, kumar ve teknoloji bağımlılığı mücadele alanlarına dâhil olmuştur. Türkiye genelinde 120 Yeşilay şubesi, dünya genelinde 97 Ülke Yeşilayı bulunmaktadır. 2015 yılında kurulan Yeşilay Danışmanlık Merkezleriyle (YEDAM) bağımlı bireylere ve yakınlarına ücretsiz ayaktan psikososyal destek hizmeti verilmektedir. Türkiye’nin 81 ili ve KKTC’de olmak üzere toplam 107 YEDAM bulunmaktadır. YEDAM’a 115 Danışma Hattı üzerinden ulaşılabilmektedir.  Türkiye’ye özgü bir bağımlılık rehabilitasyon sistemi olan her biri 40’ar yataklı Yeşilay Rehabilitasyon Merkezleriyle Bursa ile Diyarbakır’da alkol ve madde bağımlısı bireylere yatarak hizmet verilmektedir. Toplumu bağımlılıklardan korumak ve bilinçlendirmek için yaptığı çalışmalarından dolayı Yeşilay, 1934 yılından bu yana “Kamuya Yararlı Cemiyetler” arasında yer almaktadır. “Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal Konseyi (ECOSOC) Özel Danışmanlık Statüsü”ne ve “Avrupa Kalite Yönetimi Vakfı (EFQM) Türkiye Mükemmellik Ödülü”ne sahiptir.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.