BEDRETTİN GÜNDEŞ "KENDİNE GEL MERSİN!"

Kentin doğusu sanayi ve ticaret, batısı ise, konut alanları. Her gün bir kentin üretenlerini, sanayicisini, müşterisini batıdan alıp doğuya, doğudan alıp batıya taşıyoruz. Bu bir o tarafa, bir bu taraf savrulmanın dayanılmaz hafifliği içinde devam eden bir eziyet yolculuğu.

Bu savrulmanın, bahtsız şehir Mersin'e maliyeti, yarattığı trafik sorunu, oluşturduğu kargaşa, bıkkınlık yetmezmiş gibi, D 400 karayolunun da yapım çalışmalarından dolayı her gün yaşanan işkence.

Bir de Mersin’i tanımayanların hayretler içine düştüğü bir şehir giriş güzergâhı var. Kimsenin umurunda değil. Mersin girişinde 8 aydır yollar kapalı. Serbest bölge otoban girişinden verilen yola bir yabancının girdiğini düşünün. Nasıl işin içinden çıkacak bu yabancı. Sanayi kavşağından girdimi bir bela, hal kavşağından girdiğini düşünün bir bela. Yön levhaları ise çok yetersiz. Dön baba dön.

Marka kent yaratma peşinde olanların kulaklarına küpe olsun. Uzak doğunun geri kalmış vasat kentlerinin adeta bir eş kenti. Al sana marka kent Mersin.

Herkes arkada konuşur ama, söz sırası geldiğinde sus pus olunur. Birilerinin hoşuna gitmez diye susulur. Bir o yana bir bu yana kıvranıp durulur. Aslında bu sağa sola doğru kıvranıp durmak, eğilip büzülmek insanı daha da hiçleştiriyor. Çoğu bunun farkında değil.

Kentin için, ülken için, insanlık için dik durdun mu, daha da ciddiye alınırsın. Ezildikçe büzülürsün, büzüldükçe bir hiç olursun. Yönetenler de bu tip kişiliklerden hiç hoşlanmazlar. Korkakların yüzlerine gülerler ama, hiç ciddiye almazlar.

Yıllardır Organize Sanayi Bölgesi ile Otoban arasındaki 4 km lik yolun bağlantısı bir türlü gerçekleşmedi. Yine Adana Ceyhan arasındaki otoban gişeleri kaldırılmasına ve Adana şehir trafiğini hafifletmesine rağmen, Tarsus Mersin arası bir türlü bu uygulamanın kapsamına alınmadı.

Gişeleri kaldırmayın, sadece bu kısa bağlantıyla D 400 karayolunu büyük ölçüde rahatlatacak OSB ile Otoban bağlantısını yapın yeter. Bu kentin bugünlerde en önemli konularından biri de budur.

Allah aşkına bu kentin STK’ları ne iş yapar. Hadi kanarya sever dernekleri ve odalarını bir tarafa bırakalım. Bu sorunları gündeme getirmek, ciddi girişimlerde bulunmak, olayın peşini bırakmadan sonuç elde etmek çok mu zor?

Mersin birçok alanda büyük problemler yaşıyor. 100 bin’lik plan askıda, 5 binlikler 6 aydır komisyonda, kentsel dönüşüm TOKİ’ye havale edildi, yatırımcı arsa arıyor, turizmci itibarlı ve bakımlı kent istiyor, STK’lar ise birbiriyle uğraşıyor.

Bu kent topoğrafik olarak dünyada kentleşmeye en müsait yaşam alanlarından biridir.

Bu kent farklılıkların bir arada birlikte yaşadığı bir kent. Türkiye adeta burada sergilenmiş durumda. Farklı dinler, kültürler, diller iç içe. Her sosyal dokunun, statünün kendine yer edinebileceği bir kent.

Mersin 189 yıllık bir kent olmasına rağmen, geçmiş tarihi yapısıyla birçok medeniyete sahip olmuş, istenildiği düzeyde tanıtımını yapmasa bile, ören yerleriyle dünyanın sayılı kentlerinden biri.

Mersin’in bir tek eksiği var. Bu kentin nimetlerinden faydalananların bu kente gerektiği kadar sahip çıkmamalarıdır. STK’lar büyük oranda dedikodu yaparlar ama, iyi bir lobi oluşturamazlar. Herkes birbirini çekiştirir. Bir üst kimlik oluşturma kültürü gelişmedi daha.

Son günlerde iş insanlarının, kent entelektüellerinin yemeklerde bir araya gelerek gündeme getirdikleri konulardan biri de bu. Herkes özeleştiri verir ama, kentin önünü açacak bir başlangıç yapılamadığı da bir gerçek.

Bu kentin Mesleki ve sivil toplum kurumları içinde çok değerli başkanları, iş insanları ve aydınları da var. Bir arada birlikte yaşamanın, kentin geleceğini, değerlerini koruyarak geliştirmenin onurunu, gururunu yaşamak isteyenler de var.

İşte bu temiz yürekli girişimciler, STK temsilcileri bir araya gelmeli. Dayanışma, kaynaşma, doğruları tespit ederek yol haritası çizme, ilgililer nezdinde girişimlerde bulunarak sonuna kadar takip edecek bir lobi gurubu oluşturmalıdırlar,

Kendi egolarından arınmış, beklenti içinde ve evet efendimci olmayan, kırılmalar yaşamayan, dik durabilecek, kentin sorunlarına hakim olan bir lobi olmalı.

İletişim kurarak, ilişki, geliştirerek, yapıcı eleştirilerle konuları gündemde tutarak, siyaset üstü, insan ve kent odaklı bir lobi olmalı.

Samimi bir başlangıç yapılsın, inanın gerisi kendiliğinden gelir. 
Ortaklaşma, dayanışma, kente sahip çıkma ve koruma kültürü, her olumsuzluğa çaredir.

OSB ile Otoban bağlantısı bu aşamada Mersinin olmazsa olmazıdır.

Takipçisi olacağız…