Deniz Baykal, ömrünü Meclis Başkanı olarak tamamlayabilmek için gençliğinden beri çok iyi geliştirdiği derin ilişkilerini devreye sokmuş gözüküyor. Baykal'ın siyasi sicili hiç de o kadar temiz değildir.
Haber Giriş Tarihi: 01.07.2015 14:13
Haber Güncellenme Tarihi: 01.07.2015 14:13
Kaynak:
Haber Merkezi
https://www.bilginhaberci.com
90'lı yıllarda CHP'nin başına geçen Baykal, her zaman mevcut sistemin bekası için çalışmıştır. Erdoğan ve Baykal'da, partilerini kendileriyle özdeşleştirme ve muhalif farklılıkları kendisinde özümseyip yok edebilme yeteneği ve arzusu vardır. Son tahlilde 'Parti demek, ben demek' diyen hırslı politikacılar olarak, her ikisi de, parti menfaatleriyle kendi menfaatlerini kaskatı bir bütünleşme içine hapsetmişlerdir.
Baykal'ın, geliştirdiği seçim taktikleriyle ve çıkardığı adaylarla, 90'lı yıllarda sosyal demokrat oyları bölerek, üç büyük şehirden ikisini ve birçok büyük şehri sağ partilerin kapmasına vesile olduğu unutulmamalıdır. Üstelik Erdoğan'ı, "demokratlık" görüntüsüyle, milletvekilliğine taşıyan zat, bizzat kendisidir. CHP Genel Başkanlığından cumburlop inişinden sonra, vaziyet-i umumiyi tekrar toparlayabilmesi ve kamuoyundaki yıpranmış, mağdur edilmiş olma görüntüsünü lehine çevirebilmesi, Baykal'ın; seçkin siyasiler arasında derin bir koruma içine alınan zatlardan olduğu hissini bizde uyandırmaktadır.
Taktisyen zindeliğini yitirmeyen Baykal, hırs ve kıskançlıkla dolu siyasi görevine hala devam etmektedir. Cumhurbaşkanlığı hayalleri suya düştüğü için, bu sefer 02 plakayı istemektedir. Protokolde ikinci sıra, Baykal'a yeterli ve uygun görülmüş olabilir. Baykal'ın Erdoğan'la eski bir dost gibi saatlerce konuşması, büyük bir ihtimalle CHP ve AKP arasında birçok ön pazarlığın yapıldığı derin bir konuşma olarak düşünülebilir. Mutlaka birbirini destekleyen iki farklı plan yapılmış ve işlem başlamıştır.
Ülkenin ve iki partinin, ayrıca Baykal ile Erdoğan'ın yüce menfaatleri, hassas bir 'Koalisyon Protokolü' ile hayat bulabilir.
Öte yandan Ankara kulislerinde, MHP ve CHP'den derlenecek 20 milletvekilinin grup kurarak, AKP'nin tek başına kuracağı hükümetin payandası olabileceği yönünde bir rüzgar da esmektedir. Bu çalışmalarda Baykal'ın ne kadar rol oynayacağı kısa bir zaman sonra açığa çıkacaktır.
MHP ve HDP, kendi aralarında düşman kardeşler olduklarından, kurulacak hükümeti; kürt sorununa çözüm üretme noktasında farklılaşmalarından dolayı, biri destekleyen biri köstekleyen bir pozisyon içinde kalacaklardır.
Meclis Başkanlığı seçimini Baykal'ın kazanması demek, AKP-CHP koalisyonu taktiğinde ilk aşamanın geçilmesi demek olduğu gibi, AKP'nin tek başına hükümet kurma planlarının önünün açılması anlamına da gelebilir.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
BAYKALIN HESABI KİME YARAR
Deniz Baykal, ömrünü Meclis Başkanı olarak tamamlayabilmek için gençliğinden beri çok iyi geliştirdiği derin ilişkilerini devreye sokmuş gözüküyor. Baykal'ın siyasi sicili hiç de o kadar temiz değildir.
Baykal'ın, geliştirdiği seçim taktikleriyle ve çıkardığı adaylarla, 90'lı yıllarda sosyal demokrat oyları bölerek, üç büyük şehirden ikisini ve birçok büyük şehri sağ partilerin kapmasına vesile olduğu unutulmamalıdır. Üstelik Erdoğan'ı, "demokratlık" görüntüsüyle, milletvekilliğine taşıyan zat, bizzat kendisidir. CHP Genel Başkanlığından cumburlop inişinden sonra, vaziyet-i umumiyi tekrar toparlayabilmesi ve kamuoyundaki yıpranmış, mağdur edilmiş olma görüntüsünü lehine çevirebilmesi, Baykal'ın; seçkin siyasiler arasında derin bir koruma içine alınan zatlardan olduğu hissini bizde uyandırmaktadır.
Taktisyen zindeliğini yitirmeyen Baykal, hırs ve kıskançlıkla dolu siyasi görevine hala devam etmektedir. Cumhurbaşkanlığı hayalleri suya düştüğü için, bu sefer 02 plakayı istemektedir. Protokolde ikinci sıra, Baykal'a yeterli ve uygun görülmüş olabilir. Baykal'ın Erdoğan'la eski bir dost gibi saatlerce konuşması, büyük bir ihtimalle CHP ve AKP arasında birçok ön pazarlığın yapıldığı derin bir konuşma olarak düşünülebilir. Mutlaka birbirini destekleyen iki farklı plan yapılmış ve işlem başlamıştır.
Ülkenin ve iki partinin, ayrıca Baykal ile Erdoğan'ın yüce menfaatleri, hassas bir 'Koalisyon Protokolü' ile hayat bulabilir.
Öte yandan Ankara kulislerinde, MHP ve CHP'den derlenecek 20 milletvekilinin grup kurarak, AKP'nin tek başına kuracağı hükümetin payandası olabileceği yönünde bir rüzgar da esmektedir. Bu çalışmalarda Baykal'ın ne kadar rol oynayacağı kısa bir zaman sonra açığa çıkacaktır.
MHP ve HDP, kendi aralarında düşman kardeşler olduklarından, kurulacak hükümeti; kürt sorununa çözüm üretme noktasında farklılaşmalarından dolayı, biri destekleyen biri köstekleyen bir pozisyon içinde kalacaklardır.
Meclis Başkanlığı seçimini Baykal'ın kazanması demek, AKP-CHP koalisyonu taktiğinde ilk aşamanın geçilmesi demek olduğu gibi, AKP'nin tek başına hükümet kurma planlarının önünün açılması anlamına da gelebilir.
En Çok Okunan Haberler