PAPALANMA PAPALARINI ALIRIM

Büyük bir haçlı ittifakının kurulmasına şahitlik ettik. Bu ittifak Ortodoks ve Katolik dünyasının bin yıllık küskünlüğünü işbirliğine çeviren bir ittifak. Peki, kime karşı işbirliği? Denize düşen yılana sarılır oldu. Bunun şimdi karşılığı olan yeni bir güvenlik ortaya çıktı. Sadece Türkiye de karşılaşılan bir durum BOP yolunda papaya sarılmak işin kuralıdır. Elbette Müslümanlara karşı! Papa'nın Fener Rum Patrikhanesi'nde Patrik Bartholomeos ile imzaladığı bildirinin tam manası işte bu. Hedef bu

 1979 yılında Türkiye'ye gelen Papa ikinci Jean Paul Ankara'da uçaktan iner inmez yeri öpmüştü. Bu öpüşün manası şuydu: "Bu topraklar bizim. BOP kapsamında yerli işbirlikçilerle alacağız bu öptüğüm toprakları...Bu topraklar bizim işgal altındaki topraklarımız ve günü geldiğinde yeniden bizim olacak!"

Patrikhanede varılan mutabakat bu hedefe doğru atılmış kendilerince önemli bir adımdı. Papa'nın ziyareti ile Patriğin ekümeniklik iddiası da bir kez daha tescillenmiş oldu.

Ekümenikliği kısaca devlet içinde devlet olarak tanımlayabiliriz. Tıpkı İtalya'nın içerisindeki Vatikan gibi! İşin vahim tarafıysa Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu durumdan rahatsız olmaması, dahası Patriğin ekümeniklik iddiasını desteklemesi ve "bu durum beni rahatsız" etmez demesi.

Erdoğan Başbakanlığı döneminde Yunanistan'a yaptığı bir ziyaret sırasında kendisine sorulan "Patrik Bartholomeos'un ekümenik olarak nitelenmesi sizi rahatsız ediyor mu?" sorusuna "Beni rahatsız etmez. Ecdadımı rahatsız etmediğine göre beni de rahatsız etmez. Ama benim ülkemde bazılarını rahatsız edebilir" şeklinde cevap vermişti.

Erdoğan 28 Şubat 2011 tarihinde yapılan Almanya'da Türk Alman Ekonomi Forumu'nda, "Patrik Sen Sinod Meclisinin üyeleri" tarafından seçilirdi. Sen Sinod Meclisinin üyelerinin Türkiye Cumhuriyeti'nin vatandaşı olması gerekir. Son seçimde Sen Sinod Meclisi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarından oluşmuyordu, bu halde patrik seçimi yaptılar; tabi bu patrik seçimi meşru değildi. Ben bunu o dönemin Başbakanı Karamanlis'e (Yunanistan) söyledim. 'Bak' dedim, 'Yanlış. Fakat biz şu anda sesimizi çıkarmıyoruz. Gelin bunu düzeltelim, müracaat etsinler, vatandaş olsunlar, ondan sonra bu seçimi yapsınlar.' Sonra Papandreou döneminde de yine ben kendilerine bunu anlattım ve bu arada Sayın Bartholomeos'a da bunu anlattım, dedim ki: 'Müracaat etsinler, bunları vatandaş yapalım. Hiç olmaz ise Lozan'a uysun.' Bunun üzerine müracaatlarını yaptılar ve bunları Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yaptık ve böylece meşruiyet kazandılar.'

Haçlı Seferlerinin mimarı Papa İkinci Urbanus, Haçlı ordularına yaptığı hitapta neler söylemişti açın bakın "Gidin mukaddes beldeleri Müslümanların ellerinden kurtarın… Gidin ellerinizi kâfir Müslümanların kanlarıyla yıkayın." Papa İkinci Urbanus'a göre, Müslümanlar şeytanın uşaklarıydı.

Batılıların, aydınları, bilginleri ve din adamları İslâm düşmanı da, ya siyasetçileri nasıldır, acaba onlardan ayrı mı düşünüyorlar? Hayır, İslâm düşmanlığında zerre kadar farklılıkları bulunmaktadır. Kur'an-ı Kerim'den bir ayetle bakın yüce Allah Bakara Suresi 120. ayette ne buyuruyor:

"Sen dinlerine uymadıkça, ne Yahudiler ve ne de Hıristiyanlar asla senden razı olmazlar. De ki: "Allah'ın yolu asıl doğru yoldur." Sana gelen ilimden sonra, eğer onların arzu ve keyiflerine uyacak olursan, bilmiş ol ki, Allah'tan sana ne bir dost, ne bir yardımcı vardır."

Allah'ın hükmü böyle… Bakara makaracılara duyurulur!

Vesselam...