Bu arada o tarihte yazıyı okuyup beğendiği için kişisel web sayfasında okuyucularına ulaştıran MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin Basın Danışmanlığı görevini yürüten ve Ortadoğu Gazetesinde başarılı gazetecisi hakkında Cumhurbaşkanı tarafından en sonuncusu geçtiğimiz hafta açılan 25 dava ile hareketimizin yiğit kalemi olan sayın Yıldıray Çiçek üstadımı da teşekkürlerimi borç bilirim.PKK karakol basıyor, yol kesiyor, bölücülük içeren pankartlarla yollarda pozlar veriyor, karakollara malzeme taşıyan araçları yakıyor bölgede çok rahat bir şekilde hareket ediyor. PKK sadece Güneydoğu Bölgesi'nde değil, Türkiye'nin her yerinde artık büyük bir rahatlık içinde eylem yapabilmektedir. PKK sadece dağda değil, şehirdedir.
Geçtiğimiz hafta Yüksekova'da verdiğimiz üç şehit ve korucunun direğe asılıp kurşunlanmasından sonra hükümetten yapılan açıklamalara bakalım; Başbakan Davutoğlu hesap soracağız, İçişleri Bakanı Efkan Ala hunharca saldırı, Genelkurmay Başkanlığı gözü dönmüş caniler ve gazetelerde ki manşetleri hiç yazmayacağım sinirlerim bozuluyor, her zaman ki gibi hassasiyetinden dolayı' 'ORTADOĞU'' gazetesine bir kez daha teşekkür ederim. Bugün siyasi ve askeri cenahın koro halinde hunharlar, caniler, gözü dönmüş katiller, hesap soracağız diye kükredikleri PKK ile aynı masada oturan, pazarlık yapan da kendileri! Habur rezaletinden sonra olayların bu duruma geleceğini yıllar önce belirtmiştik. Süreç denilen rezaleti eleştirenlere hain diyenler de kendileri.
Bu ne aymazlık, bu ne pişkinlik! Milletin gözünün içine bakarak uyutmaya devam ediyorlar. Ülkede neredeyse bölücü başının eleştirilmesinin yasaklandığı bir hale getirdiler şimdi ise katiller diyorlar. Üç kardeşimiz 25 kurşunla katledildi. PKK'lılar 25 kurşun sıkıp kaçarken uzun süre olay yerine asker ve polis gelmedi. Yüksekova da olay yeri görüntülerine bakın, şehit askerlerine sağlık personelinin müdahalesini görüyorsunuz ama ortalıkta güvenlik personeli yok. Zaten haber ajansları da olayı şu cümle ile hadiseyi duyurdu: Polis, uzun süre olay yerine gelmedi. Güvenlik güçleri neden sokakta yok?
Eğri oturup doğru konuşalım: Devletin PKK ile mücadelesi iflas etti. Bu iflas AKP döneminde gerçekleşti. PKK ile mücadelenin yerini açılım adlı ihanet projesi aldı. PKK bugün istediği zaman, istediği yerde, istediği şekilde saldırı yapacak güce ulaştı. Utanmadan asayiş birimleri kurarak bölgede yol kontrolleri yapar hale geldiler. Açılım denilen süreçte hükümet cenahı, akil adam dediği AK memurlarla halkın gözünü boyarken, karakolları boşaltırken, askeri araziden çekerken, PKK'ya karşı yıllarca kahramanca savaşan komutanları sudan bahanelerle Ergenekoncu, Balyozcu vs. bahanelerle hapse tıkarken, askere size mermi atarlarsa bile mukavemet etmeyin diye talimat verilirken PKK boş durmadı.
Habire militan devşirdi. Silahlı gerilla sayısını yirmi binlere çıkardı. Dağ ve şehir kadrolarını daha organize hale getirdi. Bir ucu Kobani'de bir ucu Ankara da bir ucu Diyarbakır da olan siyasi ağını daha da derinleştirdi. Yerel seçimlerde kazanılan belediyeler ile KCK dolaylı destek ile Apo'nun konumunu Türk hükümetini dize getiren adam diyerek yükseltti. Bırakın Güneydoğu'yu PKK, şu anda Karadeniz'de bile tarihinin en büyük gücüne ulaştı. Yüzlerce PKK'lının Ordu, Samsun, Giresun, Trabzon, Gümüşhane, Bayburt kırsalında konuşlandığı, her an ses getirecek saldırılar yapacaklarından bahsediliyor. PKK bir düğmeye basılmasıyla yüz binlerce kişinin sokağa dökülerek sokak eylemlerini organize eder hale geldi. Geçtiğimiz günlerde Mersin'de kent merkezinde ve yurdun bir çok noktasında yüzlerce bölücü terör örgüt sempatizanın sokaklarda nasıl terör estirdiğini unutmadınız umarım... Sözde açılım ihanet sürecinde asker ve polisin düştüğü aciz durumu görünce içimiz acıyor. Hükümet, iç güvenlik reformu yaparak molotoflu eylemcilere polisin silahla mukavemetini sağlayacak yasal düzenlemelerle bu olayların çözüleceğine halkı inandırmanın gafleti içinde samimi vatandaşlar bunların hikayeden ibaret olduğunu bilmekteler.
Molotof edebiyatı yaparak, Kandil ve İmralı ile aynı masada oturmalarını halkın dikkatinden kaçırmak istiyorlar. Halk böyle olursa da kandırılmaya devam edecekler, geleceğini makarna ,kömüre satandan akıl fikir beklemekte ayrı bir cehalet olsa gerek... Peki çözüm mü nedir?Türkiye'nin bölünmez bütünlüğünü düşünen, insanlarımızın hayatına önem veren hiç kimse OHAL'e karşı çıkamaz. Karşı çıkanlara bakın PKK, Barzani, Talabani ve AKP çizgisinde yer bulanlardır.
Fakat bölücü terör örgütüne bu denli taviz verenlerden ciddiyet beklemek sadece aptallıktır. Habur Sınır kapısında PKK’lı piçleri çiçeklerle karşılama organizeleri yapan iktidarın borazanı tipler tabi ki TÜRK MİLLİYETÇİLERİNİ beğenmeyecekler.. OHAL’i bölge insanına zulüm olarak yansıtanlar,PKK’nın zulmünü masumlaştırmaya çalıştıran gizli örgütçülerdir.Mücadele verilmeli,kahpe çocukları kışladan bayrağımızı indirirken TÜRK askerini konu mankeni yapanlar aynı yolun yolcularıdır.PKK’nın gündemi bellidir, o gündem ancak ciddi tedbirlerle ortadan kaldırılacaktır.Tosun Paşa zihniyetiyle TSK idare edilmez.Emniyet ve TSK personeli yetkilendirilecek bölge de OHAL ilan edilip,bataklık kurutulup Türkiye’deki sinekleri temizlemek işte o zaman daha kolay olacaktır. Her vatandaşımızın, askerimizin canı değerlidir.
O canlara yönelik gerçekleştiren kahpe terör kimin eliyle gerçekleşiyorsa 7’den 77’ye hepsi imha edilmelidir.Ailem bile olsa yok edilmelidir.Devletin bekası için üniter yapımız bunu gerektirir.Şüphesiz lider de böyle düşünmektedir. 21-Haziran-2010 Pazartesi;MHP Lideri Devlet Bahçeli artan terör oyları karşısında sorumlu olan hükümete yönelik birçok ciddi öneri de bulunmuş ve bu önerilerden birisi de “Terörün iç kaynakları ve unsurlarına karşı gerekli tedbirlerin alınabilmesi için Anayasanın 120. maddesine göre bölgede Olağanüstü Hal ilan edilmelidir.” şeklinde olmuştu.Vesselam